Translate

Sohbet...

Merhaba sevgili dostlar
Yaşama yeni bir bakış açısı oluşturabilmek ve yeni pencereler açabilmek için birlikteyiz...
Yaşam, öğrenmektir.

Yaşam, yalnızca doğduğumuz günden bu güne kadar yaşadıklarımız ve bundan sonra yaşama ihtimalimiz olan olaylar zinciri değildir.
Yaşam farkında olmaktır.
Yaşam farkında olduklarımızın bilincinde olabilmektir.
Yaşam içinde bazen öyle küçük ama şaşırtan olaylar yaşarız ki, aslında "koskoca bir yaşamın sırrıdır" o yaşanılan. Anlayabilirsek tabi ki...Anlayamazsak başka bir fırsat daha sunar yaşam; anlayabilmemiz ve yaşamı farkına varabilmemiz için...Yine de farkına varamazsak yaşam sürekli olarak, irili-ufaklı pek çok sürpriz hazırlar, her biri anlayabilmemiz, anlayabildiklerimizi anlatabilmemiz, paylaşabilmemiz içindir...
Ta ki o "son saniyeye" kadar...İşte o son saniyede gözümüzün önünden akıp giden film şeridi, anlayamadıklarımızı anlatır bize...Anlayamadığımız ne varsa o an anlatılır...İşte yaşamdaki o korkulası "son pişmanlık" budur...Yaşamı anlayabilmek kadar anlatabilmek de çok önemlidir.Yaşam sofrası bizim için değil, bu sofrada konuklar ağırlayabilmek içindir. Sofrayı paylaşabilmek içindir...Ne kadar paylaşırsak, soframız o kadar zenginleşecektir...Ne dersiniz? Sofralarımızı zenginleştirelim mi ?
Zengin sofranın, mutlu, huzurlu, sevgi dolu ve umutlu konukları olalım mı ?


Yeni bir yaşam her gün, her an başlayabilir. Bunu bazen isteyerek başarırız bazen de yaşamın tesadüfleri (!) yeni bir yaşamı başlatır.Eğer kendinizi tesadüfen (!) yaşamaya bırakmayacak kadar güçlü hissedebiliyorsanız, yeni bir yaşama kendi talepleriniz doğrultusunda geçebilirsiniz.
Yaşamın özüne, ayrıntılarına baktığımız zaman yaşanılan hiç bir şeyin tesadüf olmadığını görürüz. Evet, yaşamda tesadüf yoktur, yaşadığımız "her an" bir ipek halının ilmekleri gibi, ince ince ilmeklenir... Her yaşanılandan sonra ipek halının motifleri biraz daha ortaya çıkar...
Tesadüf diye nitelendirdiğimiz her olay, çoğu zaman bizim taleplerimizle ortaya çıkmıştır. Bazen sevgiyle oluştururuz yaşamı, bazen üzüntüyle, bazen korku ve endişeyle...
Sevgiyle istemişsek, isteklerimizin içine korku, endişe ve şüphe katmamışsak sevgiyle dolar yaşamımız. Sürekli korku ve endişe ile yaşıyorsak, daima korktuklarımız gelir başımıza.
İçinize "bu kadar basit mi yaşamı şekillendirmek ?" diye bir kuşku düşmüşse, bu kuşkunuzu hemen yok edin.
Yaşamı şekillendirmek gerçekten bu kadar basit, bu kadar kolay...Yaşamı, yaşanılanları farkında olursak çok basit, çok kolay yaşayabiliriz. Günlük yaşam içinde daima "korktuklarınız başınıza geliyorsa" bunu sorgulamanız gerekmez mi ?

Sorguladığınızda, nedenleri bulduğunuzda ve bu nedenleri ortadan kaldırdığınızda yaşam basitleşmez mi ?

Bıktıran aksilikler yaşıyorsanız, sürekli hastalıklardan şikayet ediyorsanız, kendinizi ifade etmekte zorlanıyorsanız, yaşamdan (her şey yolunda olmasına karşın) hiç bir tat alamıyorsanız, sürekli mutsuz ve gerginseniz bunların nedenlerini bulup ortadan kaldırdığınızda yaşam basitleşmez mi ?

Şansız olmaktan şikayet ediyorsanız, geçmişin acıları içinde yaşıyorsanız, gelecekten korkuyorsanız bunların nedenlerini bulup ortadan kaldırdığınızda 
yaşam basitleşmez mi ?

Yaşanılanların içinde gariplikler seziyorsanız, şaşırıyor ve anlayamıyorsanız, anlamayı çok istiyor ama bir türlü nedenleri kavrayamıyorsanız tüm bu sırları çözdüğünüzde yaşam basitleşmez mi ?

Unutmayın sevgili dostlar, yaşam hiç bir zaman karmaşık değildir. Son derece basittir, karmaşık olan bizim düşüncelerimizdir.

Bu karmaşıklığı ortadan kaldırabilmeniz için ilk öğrenmeniz gereken; tesadüflerin olmadığıdır.Unutmayın;yaşamda tesadüf diye bir şey yoktur...

İkinci öğrenmemiz gereken ise hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığıdır.Unutmayın;hiç bir şey göründüğü gibi değildir...

Unutmamamız gereken herşeyi birlikte paylaşmaya devam edeceğiz...
Zengin sofranın, mutlu, huzurlu, sevgi dolu ve umutlu konukları olmanız dileğiyle...


Haluk Zeki ® - 2006
Not: Yazı yazarın yasal koruması altındadır. İzinsiz ve kaynak göstermeden yayınlandığı taktirde yasal işlem hakkımız saklıdır.

13 yorum:

Adsız dedi ki...

Selam; sevgili ve saygıdeğer hocam.O kadar güzel bir yazı okudumki ana sayfada okudukça okuyasım geliyor.Filiz'in derslerine neden koşa koşa gittiğini şimdi daha iyi anlıyorum.Gönlüm isterdiki tüm insanlar sunmuş olduğunuz bu güzeliklerden faydalansınlar ve hayata daha güzel gözle baksınlar.Saygılarımla...
Ümit KARAKAYA
(Berkay'ın babası)

Unknown dedi ki...

gerçekten ölüm anında pişmenlık duyacağımızı mı düşünüyorsunuz yoksa ben mi yanlış anladım acaba..korkulası pişmanlık derken

Editör dedi ki...

Merhaba Sevgili Çiğdem Hanım
Öncelikle sayfamıza değer verip ziyaret ettiğiniz için teşekkür ediyoruz.
Söyleşi kısmındaki yazımız çok uzun (aylar süren)bir sohbetin kısa bir bölümüdür. Buradaki her satırın altında uzun bir sohbet konusu vardır. Bir anlamda, her satır bir sohbetin başlığıdır diyebiliriz.

Sözünü ettiğimiz an, ölüm anındaki pişmanlıktan daha çok, "bilinçli farkındalığa ulaştığımız noktada, önceden yaşamış olduklarımız için" duyulan pişmanlık anıdır.

Ancak, ölüm anında perde inceldiğinde, hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını da kavrayıveririz. Yani, her insan yaşam içinde "bir anlığına da olsa" bilinçli farkındalığa mutlaka kavuşur. Bizler bu bilinçli farkındalık anını, mümkün olduğu kadar, son andan çok daha önceye almaya çabalıyoruz.

Sözünü ettiğimiz "korkulası pişmanlık" (kısacık bir anlatımla) işte bu andır.
Bu pişmanlığı(!) bir an önce duyabilmek umuduyla...
Sevgiyle...

Adsız dedi ki...

wow very nice blog cogratulation

Adsız dedi ki...

TEKRAR MERHABALAR;ilk yaptıkları toplantıyı hatırlıyorum.O gün eve çok neşeli gelmişti.Sanki havalarda uçuyordu.Yüzüne bir baksanız dünyanın en mutlu insanını görürdünüz karşınızda. O'nu Ben'den daha fazla mutlu edecek kimse veya kimselerin olmadığını düşünürdüm.İşte burada yanıldığımı çok iyi anladım.Çünkü o çok mutlu gelmişti eve.İçinden geçenleri de okuyabiliyordum.O an birsonraki toplantıyı düşünüyor ve yaşadıklarını anlatmaya çalışıyordu bana.Kendisine sürekli söylediğim bir söz vardı; "Hayatında yalnızca ben ve oğlun var neden bir 3. kişi veya kişilere de yer vermiyorsun?"1,2,3...15,..20. toplantı derken geldiler 3. aşamanın sonuna.O'nu artık eskisinden daha mutlu görmeye başladım.Geçenlerde kendisine şu soruyu sordum.Kaç aşama daha var.Yoksa Doktora aşamasına mı geçeceksiniz ve ardından Doçentlik falan..İşin şakası bir yana, değil 9.10. aşama 100. aşama dahi olsa git Filiz git derim.Bu arada Haluk Abi ve Saygıdeğer Eşi Habibe Abla'ya da çok teşekkürlerimi sunuyorum.Böyle bir ortam için yaz-kış demeden,Cumartesi-Pazar demeden evlerini açtılar o kadar çok insana.Yalnızca geçen gün çok kızdım Filiz ve Tülin'e neden beni kurtaramadılar diye...Umarım birgün toplantıda kendilerinden dinlersiniz.Ama ne olur çok gülmeyin,yoksa başınıza gelebilir.Hani bir söz vardır "Gülme Komşuna gelir başına". SAYGILARIMLA......BERKAY'ın BABASI

Editör dedi ki...

Sevgili "BERKAY' ın BABASI"; mutluluğunuzun daim olmasını diliyorum. Aslında benim yaptığım bir şey yok, Filiz ruhunun güzelliğini hayatına yansıtmayı başardı, mutluluğun sırrı sadece bu işte... İyi ki sizler varsınız, evimiz sizlerle arınıyor, huzur doluyor. 3. aşamaya gelen bir kişi için bundan böyle "sayısal değerle" ifade edebileceğimiz bir aşama yok, ama yolculuk daha yeni başladı diyebiliriz. Yani 3. aşama son değil, yolun başıdır. Bundan böyle çok daha keyifli bir "gönül yolculuğu" vardır. Sonsuza kadar uzar gider... Bu yolculukta da hep birlikte olacağız. Başına gelenleri öğreneceğim ve (söz veriyorum) hiç gülmeyeceğim. :-) Sevgili Ümit kardeşim, sana ve o sevgi dolu güzel aile efradına (özellikle de küçük bilgemize) sevgilerimi, saygılarımı gönderiyorum.

Adsız dedi ki...

Merhaba...Yazınızı okudum çok beğendim.Gerçekten ektileyici.Fakat ben sizin mesleğinizi anlayamadım.Konuştuğunuz beyfendiyle birşeylerden bahsettiğiniz ama anlayamadım.Açıklarsanız sevinirim. Ceyda Atalay

Adsız dedi ki...

Sayın hocam;Ben benduras GÖNÜL GÜLLERİ blogu.Bir yazınızı yayımlamışım.Nereden aldığımı hatırlamıyorum.Kaynağı siz olduğunuzu ikaz etmişsiniz.Teşekkür ederim.Bende gerekli düzeltmeyi yaptım.Genelde aldığım alıntı yazıları tam kaynak bildirmeye özen gösteririm.Özür diliyorum bu aksaklıktan dolayı.Blogunuza gözattım mükemmel bir sevgi ve yol gösterici önderliği yapıyorsunuz.Başarılar diliyorum.Sizi tanıdığıma da mutlu oldum.Saygılarımla.

Adsız dedi ki...

Sayın hocam;Nezaketinize teşekkür ederim.Elbette ki emeğe saygı hususunda hassas olmak gerekir.Ancak ben o yazıyı sizin bloglarınızdan almadıgımı biliyorum.Sanırım pek de hatırlayamıyorum üyesi bulunduğum bir guruptan e-mailime gelmişti ve gurup adını da yazmayı ihmal etmişim.
Dikkatsizlik benim hatamdı.Bundan böyle yazılarınızı hep okuyacağım.
Saygılarımla.

Adsız dedi ki...

Tekrar merhabalar Sayın ZEKİ...
Ben mesleğinizi anladım.Galiba siz reiki uzmanısınız.Gerçekten yazılarınızdan sizi tandığıma memnun oldum.Birgün sizinle tanışmak isterim.Bu arada Ümit Karakaya beyefendi galiba yaptığı bu aşamalar sayesinde mutlu bir hayata kavuşmuş.Onun adında sevindim.Cevap verirseniz gerçekten çok sevinirim Sayın ZEKİ... İyi Günler...

Editör dedi ki...

Sevgili Ceyda Atalay, mesleğim değil ama uğraş alanlarımdan birisi de Reiki eğitmenliğidir. Bir gün yollarımızın hayırla ve sevgiyle jesişmesi umuduyla sevgi ve saygılarımı sunuyorum...

Adsız dedi ki...

Peki sayın ZEKİ nasıl birşey bu reiki kısaca anlatabilir misiniz acaba ? Yani bu aşamalardan,yaptığınız sohbetlerden biraz bahseder msiniz ? Sevgiler...

Editör dedi ki...

Sevgili Atalay, reikinin ne olduğunu "reiki nedir, ne değildir" başlığı altında anlatmaya çalıştık. Çalışmalarımız sırasındaki sohbetlerimizin tümünün burada yayınlanması olanaksız. Bu nedenle sadece bazı sohbetlerimizi yayınlayabiliyoruz. Diliyorum ki, bir gün yollarımız kesişsin ve uzun uzun anlatalım... Sevgi ve saygılarımızla...